Köprüyü geçmek pahalılaştı!

Nakit darboğazı, kredi derdi derken; iş dünyasında sıkıntı büyüyor.

En düşük emekli maaşının 7 bin 500 liraya çıkarılmasının ardından asgari ücrette de ara zam beklentisi başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son noktayı koyarak temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılacağını açıkladı.

Temmuz yaklaşıyor.

Bir tarafta asgari ücret diğer tarafta piyasanın nakit sıkışıklığı...

Net 10 bin rakamları konuşuluyor.

Tabii, maliyetler sıkıntısı derinleşmeye başladı.

8 bin 506 liraya çıkarılan asgari ücretin işverene maliyeti 11 bin 759 lira.

Artık kredi muslukları iyicene tıkanmaya da başladı.

Daha öncede yazmıştım....

Kredi vermemek için bin dereden su getiren bankalardan iş dünyası şikâyetçi.

Yüzde 30 - yüzde 40'ları bulan faiz oranlarına bile razı olan reel kesimin karşısında karamsar tablo genişliyor.

TÜRK-İŞ araştırmasında açlık sınırı 9 bin 426 lira olarak hesaplandı.

Tek kişinin yaşama maliyeti ise 12 bin liranın üzerinde.

Ne zaman çalışana ücret zamları gündeme gelse...

Ücret artışlarının enflasyon yaratacağından tutunda istihdamda kayıpların başlayacağına dair laflar çıkar.

Maliyet, mal satamamak, döviz kurlarının sabit kalması ve fiyat tutturamamaktan da yaka silkiyor iş dünyası...

Tabi EYT için hala KGF kredi paketini kullanamadıklarından yakınanlar da var.

Ayrıca döviz kurlarının da sabit kalması ihracatın azalması ve ithalatın artması gibi endişelerde var.

Piyasada oluşan yüksek enflasyon tüm fiyatların artmasına ve buna paralel olarak maliyetlerin yükselmesine sebep oldu.

Öncelikli temel sorun enflasyon ateşini söndürebilmek.

Ardından alım gücünü artırabilecek pozisyonu koruyabilmek önemli.

Piyasanın bu kadar daraldığı bir ortamda kapasite daralması riski büyüyor.

İnsanların alım gücü düştü.

Çalışanın satın alma gücü, refah seviyesi artmadıkça zam etkisiz olacak.

Artan pahalılık karşısında bugüne kadar yapılan tüm maaş artışları eridi. Aynı zamanda reel sektörün karı da eridi.

Sonuç olarak...

Uzun süredir finansmana erişimde destek bulamadığından yakınan iş dünyası, bankaların yıldırma uygulamalarından şikâyetçi.

3 aya kadar düşen vadeler, bitmeyen prosedürler...

Bankalar seçime kadar risk almak istemiyor.

Bu dönemde nakit akışları sağlam olmayan şirketleri çok zorlu bir süreç bekliyor.

Çoğu işletmeler sermaye sıkıntısı yaşıyor.

Banka kanalıyla kredilere erişemeyen işletmeler, öz kaynak yetersizliği nedeniyle faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde sürdüremiyor.

Pandemi sonrası piyasalar hala toparlanamadı. Nakit döngüsünde ciddi problemler var.

Bu dönemde yatırım yapıyor olsanız da sorun.

Açıkçası piyasalar son derece durağan bir seyirde.

Herkes seçime kilitlenmiş durumda.

Seçimden sonra ne olur, o da büyük bir soru işareti işte...