Ali Dokuzlu

Anayasanın ilk dört maddesi değiştirilebilir mi?

20 Eylül 2024 Cuma, 16:59

Hüda-Par genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun anayasanın 4. Maddesinin değişmesini istedikleri yönündeki açıklamaları bu haftanın gündemi oldu.

Son seçimlerde yüzde 0,55 oranında oy alabilmiş etkisiz bir partinin görüşlerinin kamuoyunu bu kadar meşgul etmemesi gerekirdi.  

Ancak konunun hassaslığı yurttaşların ilgi ve tepki göstermesine sebebiyet verdi.

Anayasalar, eski adıyla teşkilat-ı esasiye kanunları, bir devletin temel kanuni metinleridir.

Normlar hiyerarşisi piramidinin en üst katında yer alırlar ve kanunlar, dolayısıyla yönetmelikler anayasa hükümlerine aykırı olamazlar.

Anayasalar sert ve yumuşak anayasalar olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Yumuşak anayasaların değiştirilmesi, kanunlar gibidir ve özel bir parlamento çoğunluğuna ihtiyaç duyulmaz. 

Devletimizin anayasası ise sert anayasalar grubuna girmekle, kanunların değiştirilmesi için aranan meclis çoğunluğunun üzerinde bir oyla değiştirilebilir.

Anayasamızın ilk dört maddesi ise, bir kurucu iktidar tarafından vaaz edilmiş olmakla, ancak yeni bir kurucu iktidar tarafından değiştirilebilir.

Kurucu iktidarlar yeni anayasa yapma yetkisine sahipken, kurulmuş iktidarlar, anayasa hukuku doktrininin yerleşmiş görüşün göre, anayasa yapamazlar.

Bunlar ancak, anayasanın maddelerini, yine anayasa metninin ruhuna aykırı olmayacak biçimde değiştirebilirler.

Hüda-Par genel başkanı, anayasanın 4. Maddesinin kaldırılmasını istemektedir. Dördüncü maddeyi kaldırmak demek, ilk üç maddenin de değiştirilebilmesi demektir.

Anılan ilk üç maddede, devletin şekli ve nitelikleri hüküm altına alınmıştır.

Öyleyse bu kimseler, devletin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti oluşuyla barışık değil midir?

Bu kişilerin, başkentimizin Ankara oluşuyla, resmi dilimizin Türkçe olmasıyla mı sorunları vardır?

Siyaset arenasına çıkan kimselerin, gizli ajandaları olmaması gerekir. Kim ne istiyorsa açıkça dile getirmeli, toplum ve yargı organı da buna göre hareket etmelidir.

Araştırmalara göre Türk toplumunun yüzde seksen beşi laik düzenden yanadır.

Toplumun şeriat diye bir gündemi yoktur.

Toplumumuzun birincil önemdeki sorunları yoksulluk, demokratik kurumların yıpranması, hukukun üstünlüğünün darbe alması, giderek kalitesizleşen ve bilimden uzaklaşan eğitimdir.

Bu tür yapay gündemlere gereğinden fazla önem atfederek gündemi yaratanların değirmenine su taşımamak gerekir.

Ülkemiz, bundan bir asır önce yönünü seçmiş, modern dünya ile entegre olmaya karar vermiştir.

Gemi rotasında ilerlerken, elbette son zamanlarda içinde bulunduğumuz duruma benzer fırtınalara tutulabilir; ancak bundan yüz küsur yıl önce rotayı oluşturan kurucu irade, devletimizin temellerini sağlam atmıştır.

Ülkemiz müreffeh ve adil bir toplum düzenine karşılık gelen o limana er ya da geç varacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

Eski zamanlardan bu yana "çalışma" eylemi
14 Ağustos 2024 Çarşamba, 20:50

Boşanma kurumunun evrimi
31 Temmuz 2024 Çarşamba, 14:06

Sevr'den Lozan'a: Bir milletin varoluş mücadelesi
25 Temmuz 2024 Perşembe, 13:41

Kedilerin ve köpeklerin öldürülmesi üzerine
20 Temmuz 2024 Cumartesi, 15:42

Ali İsmail Korkmaz'ın fotoğrafından korkmak
12 Temmuz 2024 Cuma, 08:56

Ev sahibinin Almanya'dan oğlu gelirse kiracıya ne olur? 
06 Temmuz 2024 Cumartesi, 14:52

Halk Lokantaları: Ekmek bulamıyorlarsa pasta mı yesinler?
26 Haziran 2024 Çarşamba, 13:44

Köy Enstitülerinden zincir okullara 
20 Haziran 2024 Perşembe, 15:19

Türkân Saylan ve geç gelen adalet
13 Haziran 2024 Perşembe, 14:44

Cins kedi ve köpek satışının yasaklanması gerekliliği üzerine
07 Haziran 2024 Cuma, 10:40

Tüm Yazılar