Psikoz, kişinin gerçeklik algısını kaybettiği önemli bir psikolojik rahatsızlıktır. Peki, psikoz nedir? Psikozu neler tetikler? Hangi durumlar psikoza yol açabilir? Psikozun bir tedavisi var mı? Psikoz olan bir kişiye nasıl davranılmalı? Klinik Psikolog Melis Çaplı, psikoz hakkında bilinmesi gerekenleri Bursada Bugün'e açıkladı.
MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
Psikoz, gerçeklikle ilişkinin kesilmesi halidir ve önemli bir psikolojik rahatsızlıktır. Peki, psikoz nedir? Psikozu neler tetikler? Hangi durumlar psikoza yol açabilir? Psikozun bir tedavisi var mı? Psikoz olan bir kişiye nasıl davranılmalı? Klinik Psikolog Melis Çaplı, psikoz hakkında bilinmesi gerekenleri ve psikoz tedavisi hakkında Bursada Bugün'e konuştu.
PSİKOZ NEDİR?
Klinik Psikolog Melis Çaplı, "Psikoz, kişinin gerçeklik algısını kısmen kaybettiği önemli bir psikolojik rahatsızlıktır. Psikoz döneminde beyin, bilgiyi işleme şeklini olumsuz bir biçimde etkiler, bireyin düşünce yapısı ve algısı bozulur. Kişi yaşadığı durumlardan hangisinin gerçek hangisinin gerçek olmadığı konusunda karar vermekte problem yaşar. Psikoz bir hastalık değildir. Psikoz, bir dizi belirtiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu belirtiler, psikotik belirtiler olarak adlandırılır. Kişi, psikoz sebebiyle gerçekte olmayan şeyleri duyduğunu ve gördüğünü iddia edebilmektedir. Bu semptomlar halüsinasyon olarak adlandırılmaktadır. Psikoz etkisiyle kişiler, gerçek olmayan düşüncelere ısrarcı bir biçimde inanabilmektedir. Bu tür belirtiler ise hezeyan veya sanrı olarak ifade edilmektedir. Psikoz, 18-25 yaşları arası bireylerde daha çok görülse de her yaştaki insanı etkileyebilmektedir" şeklinde açıkladı.
"BAZI YAŞANAN OLAYLAR PSİKOZA KADAR GİDEBİLİR"
Klinik Psikolog Çaplı, "Bireylerin hayatını etkileyebilecek durumlar ve bazen de yaşamlarını değiştirebilecek olaylar zaman zaman meydana gelebilmektedir. Bu durumlar bazen kişinin duygu ve davranışlarında bozukluğa sebebiyet verebilmektedir. Bazen yaşanan durumlar psikoza kadar gidebilmektedir. Bunlar, kişinin doğum sonrası yaşadığı lohusalık depresyonu, deprem gibi doğal afet durumlarından sonra yaşanan psikolojik çöküntü, bir yakınının ölümünden sonra yaşanılan yas, kaza ve yaralanmalar sonucunda oluşan beyin travmaları ve cinsel saldırı olarak ifade edilebilir. Psikoza neden olabilecek faktörler arasında madde kullanımı ve alkol kullanımı da yer almaktadır. Bazı reçeteli ilaçlar da nadiren geçici bir süreliğine psikotik belirtilere sebebiyet verebilmektedir. Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar, sıtma tedavisinde kullanılan antibiyotikler veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar, uyarıcı türü ilaçlar bunlar arasında bulunmaktadır. Tedavinin kesilmesiyle bu tür ilaçların neden olduğu geçici psikoz geriler. Psikoza neden olabilecek genlere sahip olan kişilerin de genetik geçiş sebebiyle psikoz yaşama ihtimalleri bulunmaktadır. Adet döneminde bazı kadınlarda nadiren de olsa hormonların dengesizleşmesi nedeniyle psikoz oluşabilmektedir. Belirtiler adet dönemi başlangıcı ve yumurtlama döneminde ortaya çıkabilmektedir. Bu dönem kısa süreli olup etkileri hızlı bir şekilde ortadan kaybolmaktadır. Kişi bu dönemde sanrılarına kapılıp doğru olmayan şeylerin gerçek olduğunu düşünebilmektedir" açıklamalarıyla alzheimer, parkinson, demans, beyin tümörleri, HİV ve kanser türevi hastalıkların da psikozu tetikleyebileceğini belirtti.
"PSİKOTİK BOZUKLUĞA SAHİP BİREYLERİN YAKINLARI DA EĞİTİM ALMALI"
Klinik Psikolog Melis Çaplı, psikotik bozukluğa sahip olan bireylerin yakınlarının hastalık hakkında eğitim almasının önemini vurguladı. Hasta yakınlarının hastalık ve tedavi hakkında mutlaka bir uzmandan eğitim alınması gerektiğini belirten Çaplı, "Bilimsel olmayan tedavi yöntemlerinden uzak durulmalı. Psikoz yaşayan bireyin çevresi, hastayı davranış sebebiyle sorgulamamalı ve abartı tepkiler vermemelidir. Hasta gerçeklik algısını kaybettiği için yaptıklarına ve söylediklerine karşı aşırı baskıcı veya aşırı destekleyici yaşlaşmamak gerekmektedir. Her iki davranışı hastaya hissettirmek hastada gereksiz bir güven veya endişe yaratabilir. Psikozun ilk dönemlerinde kişi kendini dış çevreye izole edebilmektedir. Hasta yakınları ne kadar sakin sabırlı ve hastalığı anlamış durumda olursa tedavi o kadar kolaylaşmaktadır. Bu şekilde hasta kendini daha güven içerisinde hissetmektedir. Psikotik bozukluklarda en sık görülen durum hastayı tedavi için ikna edememektir. Hasta genel olarak kendinde hiçbir sorun görmediği için tedaviyi reddediyor. Bu durum hasta yakını aktif bir rol üstlenir ve hastanın uzmandan gerekli desteği alması için onu ikna etmeye çalışır. Hastaya yakın olan bir kişinin empatik bir tutum içerisinde baskı kurmadan yapacağı bir konuşma hastayı tedavi olma konusunda ikna edebilir. Psikoz yaşayan kişi kriz durumundayken ona ses yükseltmemek, fiziksel şiddet uygulamamak ve tehdit etmemek gerekir. Belirttiğim gibi, psikoz yaşayan kişiler halüsinasyonlar görüp, sesler duyabilmektedir. Bu durumda hasta ile olayların doğruluğunu tartışmamak ve onu ikna etmeye çalışmamak gerekmektedir. Ayrıca tedavinin başarılı ve hızlı sonuçlanması için hasta yakınları, hastanın ilaç ve tedavi takibini çok iyi yapmalıdır" açıklamalarında bulundu.
PSİKOZ İÇİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Psikozda genellikle birkaç farklı tedavi yöntemi kullanıldığını ve genellikle olumlu sonuçlara ulaşıldığını söyleyen Klinik Psikolog Melis Çaplı, psikoz için tedavi yöntemlerini aktardı. Çaplı, gerekli tedaviler aksatılmadan uygulandığında tam iyileşme sağlanabildiğini belirtti.
Klinik Psikolog Melis Çaplı, psikoz için tedavi yöntemlerini şu şekilde anlattı:
İlaç tedavisi, en etkili yöntemlerden biridir. Doktor kontrolü altında ve düzenli kullanımda iyileşme sağlanmaktadır. Kullanılan antipsikotik ilaçlar, sanrı ve halüsinasyonları azaltmakta ve iyileşme sürecine katkı sağlamaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi, düzenli görüşmeler ile terapistler hastaya tam iyilik halini sağlayıp, normal hayatlarına dönmeleri için katkı sağlamaktadır.
Destekleyici psikoterapi, psikozlu hastanın sorunuyla nasıl yaşayacağı konusunda öğrenmesine destek olup, sağlıklı düşünmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca kişinin ilaç uyumunu artırması konusunda da yardımcı olmaktadır.
Ek olarak, psikozlu hastanın tedavi sürecinin kısa sürmesi ve iyileşmesinin hızlı gerçekleşmesi için aile üyelerinin alacağı terapi eğitimleri de oldukça önemli bir role sahiptir. Bu dönemde hasta yakınlarının edineceği bilgiler, yaklaşım önerileri, hastalığın seyri hakkındaki görüşleri hem hasta için hem de hasta yakınları için süreci en iyi şekilde geçirmeleri açısından faydalı olabilmektedir.
Bursa Bölge, 2024.07.14 12:19