Kurtuluş gününden son baloya... Atatürk'ün Bursa gezileri!

Mustafa Kemal, Bursa'ya ilk kez 17 Ekim 1922'de gelmiştir. Tarihi Belediye Bina'sından Bursalılara seslenen Atatürk konuşmasında barışı, umudu, ülkenin refah dolu geleceğini müjdelemişti.
1927 basımlı Osmanlıca Atatürk Nutku (Sn. Dr. Nihat Reşat Atav'ın Bursa Kent Müzesi'ne bağışı)
Paşa Bursa'ya ikinci kez geldiğinde (20-24 Ocak 1923) saltanat kaldırılmış, son Osmanlı Padişahı Vahdettin ülkeyi terk etmişti. Atatürk Bursa'ya geldiğinde ilk durağı İnegöl olmuştur. İnegöl'de ki coşku dolu karşılamanın ardından Paşa, belediye tarafından alınan Çekirge Caddesi üzerindeki köşkte konuk edilmiştir.
Atatürk'ün ölmeden önce tüm haklarını Bursa Belediyesi'ne devrettiği Çelik Palas Otel
Çekirge Caddesi üzerindeki Atatürk Köşkü Müzesi
Çağdaş ülkenin çağdaş Bursa'sı Cumhuriyet'in ilanından sonra Cumhurbaşkanı olarak geldi Mustafa Kemal Paşa. (31 Ağustos - 11 Eylül 1924) "Ey özverili ve memleket sever Bursalılar; siz, Cumhuriyet'in ayrılmaz ilkesi olan uygarlık ve yenileşme yolunda yüksek yapıtlar yaratacaksınız. Böylece Türk Cumhuriyeti'ni her gün daha çok güçlendirecek ve sağlamlaştıracak öğelerin her zaman ileri saflarında bulunacaksınız. Bundan asla kuşku duymuyorum. İnkılâbımız, Türkiye'nin yüzyıllar için mutluluğunu yüklenmiştir. Bize düşen, onu anlayarak ve değerlendirerek çalışmaktır" diyerek 11 Eylül Bursa'nın Kurtuluşu konuşmasını Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptı Gazi Paşa...
Latife Hanım ile ilk ve son kez Bu gezisinin bir özelliği daha vardı. Eşi Latife Hanım ile birlikte ilk ve son gelişiydi Ata'nın. Kentin kurtuluşun ikinci yılı şerefine düzenlenen törene katıldı, eşiyle birlikte Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret etti.
Bir yıl sonra yeniden Bursa'ya gelişinde ise başında şapkası, ardında devrimleri vardı Ata'nın. (22 Eylül - 8 Ekim 1925) Şapka Devrimi'nin haberini alan Bursalılar onu Mudanya İskelesi'nde başında şapkalarıyla karşıladı; o da manevi kızı Sabiha Gökçen ile tanıştığı Hünkâr Köşkü'nün bahçesinde, şapkasıyla selamladı halkı. Onun bu ziyaretinin ardından "Cumhuriyet Köşkü" adını alan ve bugün müze olarak kullanılan köşkün bahçesinde Bursa halkıyla duyduğu onurun bir ifadesi olan konuşmasını yaptı: "Memleketimizin her yerinde aynı duygular ortaya çıkmaktadır. Ancak bu duyguların açıktan gösterilmesi, bugün ilk kez Bursa'da oluyor. Bunu yapan sizleri ve düzenleme kurulunu tüm içtenliğimle kutlar ve teşekkürler sunarım."
Bursa'nın fabrikalarına ipek sardı Bursa'yı her zaman bir sanayi memleketi olarak gören, her fabrika açılışında duyduğu mutluluğu dile getirmekten çekinmeyen Atatürk bu gelişinde "Bursa Dokumacılık ve Trikotaj A.Ş."nin açılışına da katıldı. Onun talimatıyla açılan ve yine onun talimatıyla daha sonra adı İpek-İş olarak değiştirilen fabrikanın amacı Bursa'nın ipekböcekçiliği ve koza üretiminin değerlendirilmesiydi. (Atatürk İpekiş Fabrikası'nın temelini atarken)
Atatürk Stadyumu ve çok sesli Bursa Bursa'da ilk Batı müziği konserleri de Ata'nın bu ziyareti sırasında gerçekleşmiş ve Bursalılar yine Atatürk sayesinde bir yenilikle daha tanışarak orkestra müziğine ilgi duymaya başlamışlardı. Okulları ziyaret etti; öğrencilerle, öğretmenlerle tanıştı. Bursa Kız Muallim Mektebi'ndeki gösterileri izledi. Bir yıl sonra yeniden gelmek ve bu kez yaklaşık bir ay boyunca kalmak üzere ayrıldı Bursa'dan.
20 Mayıs 1926'da başlayan beşinci gezisinde pek çok değerler kazandırdı Atatürk Bursa'ya. Altıparmak semtinin batısında bulunan ve "Beylik Bahçe" adıyla anılan ilk stadyumun yapımını başlattı ve bunun için 1.000 lira da bağışta bulundu. Bu yıllarda spor karşılaşmaları, futbol maçları Atıcılar'daki düzlük bölgede yapılıyordu. Sporu ve sporcuyu her zaman destekleyen Mustafa Kemal Atatürk Bursa'nın modern gençlerinin modern bir spor alanına sahip olması gerektiğine inanıyordu.
Suikaste teşebbüse teşebbüs Atatürk'ün Bursa'ya bu gelişinde (20 Mayıs - 13 Haziran 1926), İzmir'de ona düzenlenen suikast girişiminden daha önce planlanan bir suikast hazırlığı vardı. Eğer cesaret edebilselerdi, suikastı planlayanlar eylemlerini Bursa'da gerçekleştireceklerdi.
Atatürk'ün altıncı kez Bursa'ya gelişi günübirlik oldu. Aynı yıl yeniden geldi ve bu kez bir hafta kaldı. Tophane'deki şehitliği ziyaret etti, Tophane Parkı'nda oturup Bursalılarla konuştu. Bursa'ya bir sonraki gelişinde ise ardında yine bir devrim bıraktı. Bursalıları Türk harfleri ile tanıştıran Atatürk, caddeler boyu sıralanan halkın alkışları eşliğinde Hükümet Konağı'na gitti ve burada önceden hazırlattığı yazı tahtasının başına geçti. Toplanan heyete öğrettiği alfabenin tüm halka aktarılmasını istedi. Bir hafta gibi kısa bir süre içinde yeni Türk harfleri öğrenilmiş ve Harf Devrimi Bursa'da başarıyla hayata geçmişti. Ata'nın her ziyaretiyle kent biraz daha aydınlanıyor, yenilikçi halk, modern bir Bursa'ya kavuşuyordu.
Bir sonraki gelişinde önce Orhangazi ilçesini ziyaret eden Atatürk daha sonra Işıklar Askeri Lisesi'nde Silahlı Kuvvetler tarafından yürütülen Bursa manevralarını izledi. Atatürk'ün Işıklar Askeri Lisesi'ni ziyaret ettiği 22 Ağustos 1929 tarihi, lisenin hatıralarına "tarihinin en önemli günü" olarak geçti. Ata'nın Bursa'ya bir sonraki gelişi Menemen Olayı'nın ardından oldu. Onuncu kez geldiği Bursa'da geçirdiği iki gün boyunca sağlık hizmetlerini denetledi; Türk Ocakları'nı ziyaret etti. Yurt gezilerinin Bursa ziyaretlerinden birinde Uludağ'a da çıkan Gazi Paşa, havasına suyuna hayran olduğu bu bölgede bir köşk yaptırmak istedi ancak yaveri Salih Bozok'la paylaştığı bu fikir hiçbir zaman hayata geçmedi. 1933'te on üçüncü kez Bursa'ya gelişi planlarının dışındaydı. Bursa'dan gelen habere göre ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan bir grup sorun yaratmış ve önce Evkaf Müdürlüğü'nü daha sonra ise Vilayet'i basmaya çalışmıştı. Bunu öğrenen ve o sırada İzmir'de bulunan Atatürk derhal Bursa'ya geldi. "Bursa gençliği olayı bastıracaktı ancak polis ve adliyeye olan güvenleri nedeniyle karışmadı." açıklamasını duyan Atatürk "Bursa gençliği ne demek? Memlekette parça parça, yer yer gençlik yoktur; Türk gençliği vardır" diyerek tarihe geçen konuşmalarından birini yaptı ve "Bursa Nutku"nu yazdırdı.
"Bursa'ya uçarak gel, Sabiha..." Manevi kızı, Türkiye'nin ilk kadın pilotu ve dünyadaki ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen'de on altıncı gezisinde eşlik etmişti ona. Amaç başta kadınlar gelmek üzere tüm gençleri havacılığa özendirmek ve havacılığın önemini anlatmaktı. Atatürk'ün "Bursa'ya uçarak gel. Doğup büyüdüğün yere, hemşerilerinin arasına uçağınla in, onları gururlandır" demesi üzerine Gökçen 7 Haziran 1936'da Bursa Havaalanı'na indi.
Bu dönemde Celal Bayar'a bir de mektup yazarak Bursa'da ve Gemlik'te açılacak olan fabrikalar için isim önerilerinde bulunmuştu. Bugün, aslı Gemlik Umurbey'deki Celal Bayar Müzesi'nde sergilenen el yazısı mektup aynı zamanda Atatürk'ün, Türkçenin sadeleşmesi ve diğer dillerin boyunduruğundan kurtulması konusunda çalışmalar yaptığının da bir kanıtıydı. Atatürk mektupta Bursa'daki fabrikaya verilecek ismin "Merinos", Gemlik'te açılacak olanın ise "Sunğipek" olmasını istiyordu. Açılışı iki yıl sonrasını bulan fabrikaların temelleri, bu mektubun yazılışından iki gün sonra atıldı.
Onur defterlerinde onurlu bir imza... Atatürk, 1 Şubat 1938'de Gemlik'teki Sunğipek Fabrikası'nın açılışını, ardından Türkiye'nin öncü sanayi kuruluşlarından biri olan Merinos Fabrikası'nın açılışını yaptı. Fabrikayı gezip derinlemesine incelemelerde bulunduktan sonra buradaki "onur defteri"nin ilk satırlarını yazdı: "Sümer Bank Merinos Fabrikası, çok kıymetli bir eser olarak milli sevinci arttıracaktır. Bu eser yurdun, hususiyle Bursa bölgesinin endüstri inkişafına(gelişimine) ve büyük milli ihtiyacın giderilmesine yardım edecektir. Eserin başarılmasından Ekonomi Bakanlığı'nı tebrik ederim. Sümer Bank Direktörlüğü'ne teşekkür ve fabrikayı, gördüğüm gibi yüksek bilgi ve tam düzenli idarede direktörüne başarılar temenni ederim."
Atatürk tarafından Merinos Fabrikası'nda açılışı yapılan kapı, 2 Şubat 1938
Atatürk tarafından Merinos Fabrikası'nda açılışı yapılan kapı, 2 Şubat 1938
Son balo, son Sarı Zeybek, son kudret Bursa'da kaldığı son gece, Bursa Belediyesi onuruna bir balo düzenlemişti ve Atatürk aslında bu baloya katılamayacak kadar hastaydı. Dinlenmesi gerekiyordu ama bu gereklilik onun umurunda değildi. Daveti geri çevirmenin kabalık olacağını düşünen Atatürk tüm asaleti ve zarafetiyle katıldı baloya. Dimdik durdu, dans etti, sohbetlere katıldı; bir anlamda hastalığına meydan okudu. Balodan ayrılmadan önce ise bedenindeki yorgunluğu yansıtmamak için direndiği gözlerini orkestraya çevirerek zeybek çalmalarını istedi, Sarı Zeybek... Müzik başlar başlamaz gerçek bir efe gibi dizlerini yere vura vura, tek bir figür bile atlamadan dans etmeye başladı.
Her zaman Bursa'yla derin bağları bulunan ve kente kıymetli hatıralar bırakan Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa'ya son gelişi, ölmeden kısa bir süre önce yaptığı en renkli gezisi oldu. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisine, kudretine, şanına yakışır vedasıyla Bursa'ya buruk ve derin izler bıraktı. Atatürk'ün Bursa'daki izleri, Bursa'nın en onurlu hatıraları arasındaki yerini aldı.
Bursa'ya son gelişinden birkaç ay sonra tüm yurtta yarıya indirildi bayraklar... Gazi Paşa sonsuzluğa uğurlandı ve ardında gözü yaşlı bir millet bıraktı. Gazetelerin manşetlerinde bu acı kayıptan bahsediliyor, her şehirde anma törenleri yapılıyordu
Gazi Paşa Bursa'da, Ata'nın Bursa'ya 1925'teki üçüncü gelişinin ardından gazete ilanıyla yapılacağı duyurulan Atatürk Anıtı önünde anıldı.29 Ekim 1931'de Bursalıların toplandığı bir törenle açılışı yapılan ve yıllar boyu insanları coşkuyla, gururla, neşeyle bir araya getiren bu anıtın çevresinde, açılışından 7 yıl sonra gözyaşı vardı. "Ebedi Şef"in son yolculuğuna uğurlanışının ardından tüm Bursa anıtın önünde toplandı.
Bursalıların, tüm yurtla birlikte ortak bir kaybın acısını paylaşıp "Atatürk'e bağlılık andı" içtikleri o gün hep bir ağızdan aynı şeyi söylediler: "Biz Türk Gençliği, Atasının bıraktığı eşsiz mirasa, onun Cumhuriyeti'ne, onun inkılâplarına, onun kudretli ve kuvvetli rejimine daima sadık kalmaya; vatanın toprağına kanımızı, istiklaline canımızı vermeye şerefimiz, gençliğimiz, namusumuz ve Türklüğümüz namına söz verip ant içiyoruz." Bursa'daki ziyaretlerinden birinde "Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize, durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız." demişti Gazi Paşa. Onurlu Türk milletinin fedakârlıklarıyla, cesaretiyle, inancıyla kurduğu bu ülke ve Atatürk'ün ardında bıraktığı emanetler, fikirler ve ilkeler, atasının izinden ayrılmayacak olan Türk gençliğine emanetti. Kaynak: Dergi Bursa
114740