Masa başı çalışanlarda kıl dönmesi tehlikesi

Masa başı çalışanlarda kıl dönmesi tehlikesi

Kıl dönmesi Türkiye'de 10 kat daha fazla görülüyor! Özellikle masa başı çalışanları ve uzun süre hareketsiz kalanları tehlike altında bırakan kıl dönmesinden nasıl korunulur, kıl dönmesi nasıl tedavi edilir? İşte cevabı

2017.11.15 09:04 - Son Güncellenme: 2017.11.15 09:04 - Sağlık
A
Masa başı çalışanlarda kıl dönmesi tehlikesi

Özelikle masa başı çalışanlar ve uzun süre hareketsiz kalanları daha çok etkileyen kıl dönmesi, Türkiye'de Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla görülüyor. Uzmanlar ise kıl dönmesi tedavisinde hemen ameliyat kararı almadan önce hastalığı önlemeye yönelik tedbirlere karşı bilinçlenmenin gerekliliğine vurgu yapıyor.

KIL DÖNMESİ KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Tıbbi adıyla "pilonidal sinüs" (kıl dönmesi) rahatsızlığı çoğunlukla 15-35 yaş arası genç erkekleri etkiliyor. Ağrı, şişlik, kanlı akıntı, kaşıntı gibi şikayetlerle baş gösteren ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kıl dönmesi rahatsızlığı ile ilgili uzmanlar öncelikle kişilerin hastalıktan korunmak için alınacak önlemlere dair bilinçlenmesi gerektiğini belirtiyor.

Konu ile ilgili bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Fatih Kar," Halk arasında kıl dönmesi olarakhastalığının 15-35 yaş arası erkekleri etkileyen oldukça yaygın bir rahatsızlık. Genel olarak erkeklerde yüzde 1, kadınlarda yüzde 0.1 oranında görülüyor. Özellikle hareketsiz kalan, masa başı çalışan, bilgisayar bağımlısı, uzun saatler araç kullanan, dar kıyafet tercih eden, aşırı kıllı vücuda sahip erkeklerde görülme oranları daha fazla" diye konuştu.

KIL DÖNMESİ NASIL OLUŞUR, BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kıl dönmesi rahatsızlığının hem kişinin psikolojisini hem de sosyal yaşantısını olumsuz etkilediğine değinen Op. Dr. Fatih Kar," Hasta hekime genelde kuyruk sokumu bölgesinde ağrı, şişlik, kanlı akıntı, kaşıntı, popo üzerine oturamama gibi şikayetlerle başvuruyor. Hastalığın temeldeki nedeni ise kuyruk sokumundaki çökük olan kısımda kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida ya da matkap gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile etrafının iltihaplanmasıdır. Buna bir de aşırı kıllanma ve kişisel temizlik eksikliği de ilave olduğu takdirde kıl dönmesi sorunu kronikleşiyor. Tüm bunlar kokuya ve çamaşırların kirlenmesine de neden olarak bireyin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Öyle ki bu hastalık nedeniyle çok kez ameliyat olmak zorunda kalan ve psikolojisi bozularak aylarca evden çıkmayan hastalar var" dedi.

KIL DÖNMESİNE AMELİYATSIZ ÇÖZÜM

Kıl dönmesine karşı alınacak önlemlere ve tedavi yöntemlerine değinen Op.Dr. Fatih Kar," Kıl dönmesinden korunmak için kişisel hijyene dikkat edilmesi, kuyruk sokumu bölgesindeki tüylerin temizliği, gerekirse bu bölgeye lazer epilasyon yapılarak potansiyel risklerin azaltılması çok önemli. Müdahale yapılarak bu hastalığın tedavisi yapılmış hastalarımızda da işlem sonrası lazer epilasyonu ısrarla öneriyoruz. Öte yandan hastalığın tedavilerinden bahsetmek gerekirse ameliyat bu seçenekler arasında ilk sırada yer alıyordu. Ancak son yıllarda geliştirilen pek çok yöntemle ameliyatsız yöntemler de başarılı sonuçlar vermeye başladı" açıklamasında bulundu.

"Eğer çok yeni bir hastalık gelişimi söz konusu ise sadece bilinçlendirerek lazer epilasyon ve hijyenin artırılması yeterli olabiliyor" diyen Op.Dr. Fatih Kar,  "Biraz daha derin sinüslerin varlığında kılların temizlenmesi, sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması (mikro sinüsektomi) ya da kristalize fenol uygulaması düşünebiliyoruz. Bunlar ayakta, kısa, ağrısız olarak gerçekleştirilen tedaviler olarak kabul ediliyor. Bunların arasında 'kristalize fenol' en çok tercih ettiğimiz yöntemler arasında yer alıyor. Her 100 hastadan 85'inde bu teknikle başarı elde edebiliyoruz. Ameliyathane ortamı gerektirmeyen, poliklinik ortamında, uygun bir şekilde yapıldığında başarı şansı çok yüksek olan bir teknik" dedi.

KRİSTALİZE FENOL TEDAVİSİ

Kuyruk sokumu bölgesine steril ortam sağlanarak lokal anestezi ile bölgeyi uyuşturuyoruz, ardından da sinüslerin tamamını kıllardan ve bölgede oluşan iltihaplı dokudan temizliyoruz. Bu temizlik işlemi sonrası deliklerden hastalıklı bölgenin içine, iri tuz kristallerine ya da naftaline benzeyen görünümde olan kristalize fenolü koyuyoruz. Kristalize fenol, yarayı temizleme etkisi ile sinüslerin içlerini tam anlamıyla tıkanan lavaboları açmakta kullandığımız lavabo açıcılar gibi temizliyor ve bir iyileşme-kapanma sürecini başlatıyor. İşlem ağrısız olarak gerçekleştiriliyor, ortalama 10-15 dakika sürüyor ve hastanede yatış gerektirmiyor. Hastalar işlemden sonra normal günlük aktivitelerine devam edebiliyor, ertesi gün de banyolarını yapabiliyor.

Diğer Sağlık ve Beslenme Haberleri için tıklayın


2017.11.15 09:04 - Son Güncellenme: 2017.11.15 09:04 - Gülcan Tekin
A