Erdoğan'dan tüm kadınlara selam

Erdoğan'dan tüm kadınlara selam

Kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Günü'nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistin'in cesur kadınlarına, Suriye'nin mahzun annelerine, Arakan'ın, Afrika'nın, Asya'nın bütün mazlum kadınlarına en derin saygılarımı gönderiyorum" dedi.

2017.12.05 16:07 - Son Güncellenme: 2017.12.05 16:07 - Güncel
A
Erdoğan'dan tüm kadınlara selam

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı organizesinde düzenlenen 2. Uluslararası İş'te Kadın Zirvesine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, 4 kıtadan, 20'ye yakın ülkeden ve 81 ilden gelen iş ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri katıldı. ATO Kongre Merkezinde düzenlenen etkinlikte 135 girişimci kadının stantları da yer aldı.

ERDOĞAN'DAN TÜM KADINLARA SELAM

Kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Günü'nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistin'in cesur kadınlarına, Suriye'nin mahzun annelerine, Arakan'ın, Afrika'nın, Asya'nın bütün mazlum kadınlarına en derin saygılarımı gönderiyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan yiğit kadınlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Öğrencilerinin gözü önünde şehit edilen Aybüke öğretmenimizi, üniformasını oğluna emanet ederek mücadeleye koşan Demet Sezen'i ve 15 Temmuz gecesi cennete uğurladığımız tüm cesur kadınlarımızı rahmetle yad ediyorum. Şehitlerimizin cefakar annelerine, eşlerine, öksüz ve yetimlerine Rabbimden sabrı cemil niyaz ediyorum" diye konuştu.

"MODERNLEŞMEDEN ANLADIKLARI HİÇBİR ZAMAN GARDIROP MODERNLEŞMESİNİN ÖTESİNE GEÇEMEDİ"

"Kendilerini ileri demokrasinin beşiği olarak taktim eden birçok ülkeden seneler önce kadınlarına seçme ve seçilme hakkını vermiş bir devlet olarak gururluyuz" açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in bu adımı atarken neyi hedeflediğini, gelecekte nasıl bir Türkiye tasavvuru kurduğunu çok iyi bildiklerini söyledi. Erdoğan, "Gazi'nin hedeflediği tablo uzun yıllar hayal olarak kalmış, gerçeğe dönüşememiştir. Bunun sebebi de Gazi Mustafa Kemal'den sonra CHP'nin genel başkanlık koltuğuna oturanlar, 1940'ların İtalya ve Almanya'sından ilham aldıkları faşizan politikaları Gazi'nin ismini kullanarak millete dikte ettiler. Türkiye'deki kadınlar her ne kadar 1934 yılında seçme ve seçilme haklarını elde etmişlerse de çok uzun süre haklarını gerçek manada alamadılar. Türk siyasetinin kapıları uzun dönem ülkemizdeki kadınların kahir ekseriyetine kapalı kalmıştır. Eğitim öğretim kurumlarının da kapıları kapalıydı. Kadınlara seçilme hakkının verilmesinden 65 yıl sonra Merve Kavakçı kardeşimin TBMM çatısı altında neler yaşadığı hepimiz hatırlıyoruz. Sırf başörtüsü ile Meclis salonuna girdiği için kendisine dönemin başbakanı tarafından yapılan hakaretleri unutmuş değiliz. Üniversitede okuyan kızlarımıza hangi yabancı ülkelerin adres gösterildiğini çok iyi biliyoruz. Daha da vahimi, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birilerinin sürekli bu tür konuları gündeme getirdiğini de biliyoruz. Unutmayın, '411 el kaosa kalktı' manşetlerinin esas atılma sebebi de yine kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme hamlelerimizdir. Hatta bu yüzden partimiz kapatılma davasına maruz kalmıştır. 2002'den itibaren hayata geçirdiğimiz reformlar tüm kesimlerle beraber kadınlarımızın da özgürlük alanlarını genişletti. Bizden önce yüzde 5'i bile bulmayan kadın milletvekili oranı cumhuriyet tarihinde ilk kez 2007 seçimlerinde yüzde 10'a yaklaştı, 2011 seçimlerinde bu oran yüzde 14'ü geçti. AK Parti olarak şuan birisi büyükşehir olmak üzere 8 kadın belediye başkanımız, 978 belediye meclis üyemiz, 33 il genel meclis üyemiz bulunuyor. İstihdamdaki kadın oranını ise 2005 yılındaki yüzde 22,7 seviyesinden bu yılın temmuz ayı itibariyle yüzde 34,3'e yükselttik. İnşallah 2023 yılında bu oranı yüzde 41'e taşımak istiyoruz. Ülkemiz kadınları 1934'de elde ettikleri haklarını hiçbir kısıtlama, hiçbir mani olmadan kullanmaya AK Parti döneminde başlamışlardır. Türkiye'deki kadınlar siyasi, ekonomik, akademik ve ticari olarak gerçek özgürlüklerine bizim iktidarımızda kavuştular. Bu gerçeklerin ülkemizdeki ve yurt dışındaki bazı çevrelerin zihin konforunu da bozduğunu biliyoruz. Vatandaşa tepeden bakan, milletin değerlerine düşmanlık eden bu kesimlerin en büyük ezberi İslam'ın kadını ötekileştirdiğidir. Bunlara göre din haşa kadını eve mahkum kılar. TV ekranlarından, gazete köşelerinden, üniversite kürsülerinden senelerdir bu ezberi tekrarladılar. Bazı kültürel yanlış uygulamalar üzerinden bu milletin inancına dil uzattılar. Ellerine geçirdikleri her menfi örneği tezlerini meşrulaştırmak için büyüterek tepe tepe kullandılar. Batının kadınlarla ilgili o kötü siciline bakmadan senelerce çağdaşlaşma adına milletimize batıyı örnek gösterdiler. Bu kesimlerin modernleşmeden anladıkları hiçbir zaman kılık kıyafetin, yani gardırop modernleşmesinin ötesine geçemedi. Oysaki İslam kadına gerçek değerini, hürriyetini kazandıran dindir" şeklinde konuştu.

"CENNETİ ANNELERİN AYAĞININ ALTINA SEREN BİR DİN KADINI AŞAĞILAYABİLİR Mİ?"

15 Temmuz'da kadınların ortaya koyduğu kahramanlıkları anlatan Erdoğan, "Gözü ve gönlü mühürlü olmayan herkes o gece dilinde tekbir, elinde bayrak ile ülkemizi darbecilere dar eden her biri kahramanlık abidesi kadınlarımızı görür. Siz o gece saat 11.15 civarında Atatürk Havalimanı'na inen, tankları görünce de hemen orada saklanan, sonra arkadaşları gelip tanklarla anlaşıp, makam aracı geldikten sonra da Bakırköy Belediyesine sığınan Kılıçdaroğlu olmadınız. Siz analığınızın gereğini ortaya koydunuz. Cenneti annelerin ayağının altına seren bir din kadını aşağılayabilir mi? Babanın ayağı altına sermiyor, annelerin ayağı altına seriyor. Evlatlara sesleniyorum, anaların ayaklarının altını öpmeyi ihmal etmeyin. Orada cenneti bulursunuz. Vatanı bile 'ana vatan' olarak tanımlayan bir millet kadını yok sayabilir mi? Topraklarına bile 'Anadolu' diyen bir kültür kadını öteleyebilir mi?" ifadelerini kullandı.

"NİYETİNİ KADININ ONURUNU KORUMAK OLANLAR SOSYETE DÜNYASINDAKİ TACİZLERE TEPKİLERİNİ YÜKSELTİRLER"

Birilerinin hala kadınlar üzerinden din ve millet düşmanlığı yaptıklarını söyleyen Erdoğan, "Niçin bu kesimler DEAŞ gibi bir katiller sürüsünün kadına yönelik aşağılık tavırlarını Müslümanlara yamamaya çalışıyorlar. Bunlar için mesele kadınlar değildir, kadın hakları hiç değildir. Kadına gerçekten değer verseler sadece DEAŞ'lı canileri değil, PKK'nın YPG'nin ölüm makinesine çevirdiği genç kızları da görürler, onlar için de tepki gösterirler. Kandil'e genç kızları kaçıran PKK, gençleri kaçıran PKK, Diyarbakır Belediyesinin önünde günlerce oralarda ağlayan analar. Onları ağlattılar. Amaçları kadın hakları olsa moda sektörünün kanını emdiği, modern kölelere çevirdiği çocuk yaştaki kızlar için de seslerini yükseltirler. Gayeleri adalet olsa Arakan'da evlatları gözlerinin önünde katleden annelere, geçmeye çalıştıkları nehirde annelerini yitiren kız çocuklarına da sahip çıkarlar. Niyeti kadının onurunu korumak olanlar her gün bir skandalın patlak verdiği sosyete dünyasındaki tacizlere tepkilerini yükseltirler. İslam düşmanı çevrelerin asıl hedefi kadınları kullanarak insanlığın yegane umudu olan dinimizle hesaplaşmaktır" açıklamasında bulundu.

"HER ZAMAN AVUSTURYA İLE UĞRAŞIYORUZ, DAHA DA UĞRAŞACAĞIZ"

Batılı ülkelerde yaşanan kadına yönelik şiddet olaylarına ilişkin konuşan Erdoğan, "Önümüzdeki süreçte kadınlarımızın özellikle de batı ülkelerinde temel hak ve özgürlükleri konusunda ciddi sınırlamalarla karşılaşacakları anlaşılıyor. Avrupa'da yükselen aşırı sağ ve yabancı düşmanı akımlar insanlık dışı fikirleri ile siyasi ve toplumsal hayatı adeta zehirliyor. Kimi popülist Avrupalı liderlerin günü kurtarmak adına bu kesimlerin taleplerine boyun eğdiğini görüyoruz. Bir dönem ülkemizde kadınlara yönelik baskının meşrulaştırma aracı olarak kullanılan kamusal alan-özel alan ayrımı batı ülkelerinde de giderek yaygınlaşıyor. 28 Şubat döneminde örneklerine sıkça rastladığımız argümanlar Avrupa'da da tedavüle sokulmaya başlandı. Hanım kardeşlerimizin bir dönem Fatih'te, Sultanbeyli'de veya başka yerlerde maruz kaldıkları gayri insani muamelelere şimdi sözüm ona demokrasinin beşiği konumundaki Avrupa şehirlerinde rastlıyoruz. Avrupa'da eğitim-öğretim hayatı engellenen, işinden atılan, baskılar sonucu ekmek kapısı olan ticari işletmesini kapatmak zorunda olan hanım kardeşlerimizin bulunduğunu görüyoruz. Nasıl Türkiye'deki yoz anlayış ile demokratik zeminde mücadele etmişsek, giderek yükselen bu tehditlere de aynı şekilde karşı koymalıyız. Artık evden yeni doğmuş çocukları alan bir batı var. Annesinden bir yavru ayırmanın ne demek olduğunu ancak anne bilir. Hollanda'da olan ve annesi diğer çocukları ile... Baba orada çocuğu kurtarmanın gayreti içinde, Avusturya, her zaman Avusturya ile uğraşıyoruz, daha da uğraşacağız. Bu nedir, bu katliamdır, cinayettir. Sen benim çocuğumu alamazsın. Hele hele sütteki bir evladı annesinden ayırmanın izahı olabilir mi? Bunlar bunu yapıyor. Bu mücadeleyi sadece kadınlar için değil, insanlığın ve demokrasinin geleceği için de yürütmek zorundayız" dedi.

"ORTA DOĞU'YU TAMAMEN KARIŞTIRMA PROJESİDİR"

Kudüs'ün İsrail'in başkenti olma projesine değinen Erdoğan, "Amerika diyor ki, 'ben büyükelçiliğimi Kudüs'e alacağım.' Bunlar Orta Doğu'yu tamamen karıştırma projesidir. Bu Türkiye için bir kırmızı çizgidir. Burada diplomasi olarak ne gerekiyorsa yapacağız. İslam İşbirliği Teşkilatının Dönem Başkanı olarak liderler zirvesini toplayacağız. Buna sessiz kalamayız. Amerika'nın atacağı bu adımı asla sessiz olarak değerlendiremeyiz. Elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapacağız. 'Ben yaptım oldu' anlayışı ile dünyada devletler konum belirleyemez" diye konuştu.

Erdoğan, programın sonunda başarılı iş kadınlarına plaketlerini verdi.

Diğer Güncel Haberler için tıklayın


2017.12.05 16:07 - Son Güncellenme: 2017.12.05 16:07 - Aysın Komitgan
A